ŞİŔİNCE
Saklı, şirin, muhteşem bir köy Şirince. İzmir’e güneye doğru yaklaşık bir buçuk, Kuşadası’na yarım saat uzaklıkta. Aslında amacım biraz gezip, kısa bir mola yapmaktı; ancak dayanamayıp bir gece kaldım. Meyveli şarap, sabun, köy pazarı, zeytinyağı… Daha pek çok şeyi kendi özünde barındıran tarih ile iç içe sempatik bir köy burası.
Zamanında Rumların yaşadığı Şirince köyü, Selçuk’a 10 km mesafedeki bir tepede saklanıyor ve küçücük bünyesinde inanılmaz bir tarih barındırıyor. Tarihi, yaklaşık olarak M.S 5. yüzyıla kadar uzanıyor. Köyün kuruluşu hakkında iki değişik inanış var; bir tanesi, nehir taşması nedeniyle Efes’te yaşayan halkın tepeye kaçarak bu köyü kurduğu, diğeri ise etrafta yaşayan halkın yaz aylarında üreyen sivrisinekler dolayısıyla serin bir bölge arayıp burayı yazlık olarak kullanmak için kurdukları. Hangi hikayenin gerçek olduğunu bilmiyorum ama şunu söyleyebilirim; bu şirin köyün hayatta olması Ege halkı ve Türkler için büyük bir şans.
Genel mimariye bakınca, Osmanlı esintilerini, aynı zamanda evlerin hala eski Rum evleri tarzını koruduklarını görüyoruz. 1923’te Osmanlı nüfus mübadelesi döneminde Rumlar buradan göç etmek zorunda kalmışlar ve şehre Makedonyalılar yerleştirilmiş, muhtemelen bu olay köyün bugünkü mimarisini etkilemiş.
Oradayken öğrendiğim başka bir şey; köyün eski adı “Kırkınca”ymış, bu ismi Rumlar “Kirkince” olarak telafus ettiklerinden, Türklerin yerleşmesi ile buraya “Çirkince” denmeye başlamış. “Çirkince” bu güzel köye yakışmadığından, daha sonra ismini “Şirince”ye çevirmişler
Saklı, şirin, muhteşem bir köy Şirince. İzmir’e güneye doğru yaklaşık bir buçuk, Kuşadası’na yarım saat uzaklıkta. Aslında amacım biraz gezip, kısa bir mola yapmaktı; ancak dayanamayıp bir gece kaldım. Meyveli şarap, sabun, köy pazarı, zeytinyağı… Daha pek çok şeyi kendi özünde barındıran tarih ile iç içe sempatik bir köy burası.
Zamanında Rumların yaşadığı Şirince köyü, Selçuk’a 10 km mesafedeki bir tepede saklanıyor ve küçücük bünyesinde inanılmaz bir tarih barındırıyor. Tarihi, yaklaşık olarak M.S 5. yüzyıla kadar uzanıyor. Köyün kuruluşu hakkında iki değişik inanış var; bir tanesi, nehir taşması nedeniyle Efes’te yaşayan halkın tepeye kaçarak bu köyü kurduğu, diğeri ise etrafta yaşayan halkın yaz aylarında üreyen sivrisinekler dolayısıyla serin bir bölge arayıp burayı yazlık olarak kullanmak için kurdukları. Hangi hikayenin gerçek olduğunu bilmiyorum ama şunu söyleyebilirim; bu şirin köyün hayatta olması Ege halkı ve Türkler için büyük bir şans.
Genel mimariye bakınca, Osmanlı esintilerini, aynı zamanda evlerin hala eski Rum evleri tarzını koruduklarını görüyoruz. 1923’te Osmanlı nüfus mübadelesi döneminde Rumlar buradan göç etmek zorunda kalmışlar ve şehre Makedonyalılar yerleştirilmiş, muhtemelen bu olay köyün bugünkü mimarisini etkilemiş.
Oradayken öğrendiğim başka bir şey; köyün eski adı “Kırkınca”ymış, bu ismi Rumlar “Kirkince” olarak telafus ettiklerinden, Türklerin yerleşmesi ile buraya “Çirkince” denmeye başlamış. “Çirkince” bu güzel köye yakışmadığından, daha sonra ismini “Şirince”ye çevirmişler
Şirince’de Neler Yapılır?
Şirince’de gezebilicek merkez ve köy pazarı haricinde pek alan yok. Merkezde yerli teyzelerin yaptığı sabunlar ve kıyafetler satılan butikler, şarap evleri yer alıyor. Çeşit çeşit sabunları eve götürmek, meyvelerin lezzeti ve ünlü kurutulmuş domatesinden tatmak da buraya uğrama sebeplerinden sadece birkaçı olabilir.
Şirince Şarapları
Şirince’yi kendine özgü, huzurlu bir köy olmasından başka bu kadar keyifli kılan diğer bir özelliği ise, şarapları. Çok lezzetli meyve şaraplarını burada bulabiliyorsunuz, İstanbul’da gördüğünüz meyve özlü şaraplar da zaten Şirince’den geliyor. Şarap tadımı yapmaya karar verdiğimde, sırasıyla kivi, çilek, muz, kavun ve şeftali şaraplarından denedim. Kendime de elma şarabı satın aldım.
Yorumlar
Yorum Gönder